Merhaba e-bergi okurları!

Tüm dönem arası tatilimi Dragon Age Inquisition oynayarak geçirdim. Çünkü içine bir girdiğinizde, sizi en az 50 saat içinde tutabilecek kadar büyük ve dolu bir evreni vardı. Yazılacak satırlarca söz, anlatılacak onlarca hikaye vardı aklımda. Ama bergi’nin çıkmasına 1 hafta kala fikrimi değiştirmemi sağlayacak bir oyuna başladım: The Swapper. Bir platform bulmaca (platform-puzzle) oyunu olan The Swapper, “bu türde daha ne kadar farklı oyun yapılabilir?” diye sorduğunuza sizi pişman edebilecek kadar özgün, Oyun Tasarım bölümlerinde ders olarak okutulacak kadar sağlam bir oyun. Oyuna başladığımda oyuna dair hiçbir şey bilmiyordum, sizin de öyle olduğunuzu varsayarak kısa bir şekilde anlatmaya çalışacağım.

The Swapper’da oyun boyunca dev bir uzay gemisindesiniz. Odalardan odalara geçerek, ve her odadaki bulmacaları çözerek ilerliyorsunuz. Bulmacaları çözmek içinse elinizde özel bir silah var. Bu silah sayesinde kendinizi klonlayabiliyor, ve istediğiniz klon yerine geçebiliyorsunuz. Ama siz hareket ettiğinizde, klonlarınızın her biri de sizinle aynı yöne doğru hareket ediyor. Aynı anda maksimum 5 klonunuz olabiliyor, ve yapımcı Curve Studios bu güzel silahla beyninizi uçuracak bulmacalar yaratıyor. Klon yaratmanızı engelleyen mavi ışık, ve bir klonun yerine geçmenizi engelleyen kırmızı ışıklar da işin içine girince, tadından yenmez bir platform bulmaca oyununa dönüşüyor. Bulmacaları şimdilik bir yana bırakalım, silahı kullanmak gerçekten çok keyifli. Portal oynayanlar bilir, elinizdeki silah o kadar eğlenceliydi ki, bazen bulmaca çözmeyi bırakıp sadece silahla eğleniyordunuz. Aynı şeyi The Swapper’da da yaşadım. Kendimi boş odada oradan oraya sekerken, veya gitmem gereken bir yere klondan klona zıplayarak giderken buldum.

The Swapper’ın anlatılacak çok yeri var, ama beni en çok etkileyen yanı bu bulmacaları ve mükemmel bir şekilde işlenmiş öğrenme eğrisiydi. Oyunu 2 saat oynadıktan sonra “artık silahın her özelliğini öğrendik, böyle devam edecek herhalde” diyordum. Ama yapımcılar küçük bir bölümde silahla uçabileceğinizi, hatta yer çekimsiz ortamda hareket edebileceğinizi gösterdiğinde silahı ilk kez elime aldığım an gibi etkilendim. Bulmacaların mantığı ve çözmesi normal şartlarda çok zor olsa da, öğrenme eğrisinin çok iyi olmasından her şeyi adım adım öğreniyorsunuz, her bulmaca çözülebilir görünüyor. Oyunun sonlarına doğru ise gerçekten çok zorlaşıyorlar ki bir iki bulmacayı pas geçmem gerekti. Evet, yeni kapıları açmak için bulmacaları çözüp küreler (orb) topluyorsunuz. Ama toplayabileceğiniz küre sayısı, ihtiyacınız olan küre sayısından fazla. Dolayısıyla yapımcı birkaç bulmacayı pas geçme hakkınızı bu şekilde veriyor.

Tabii ki güzel bir oynanış mekaniği her oyunu mükemmel yapmıyor. The Swapper, grafikleri ve hikayesiyle de bu mekaniği çok güzel bir şekilde değerlendiriyor. Özellikle grafikler o kadar güzel ki, ikinci defa bir platform oyununda durup etrafı seyrettim (ilki de Child of Light’tı). Uzay gemisi diyince aklımıza her ne kadar sıkıcı gri duvarlar gelse de, The Swapper bundan daha fazlasını sunuyor. Sesler de atmosferi tam anlamıyla pekiştirecek kadar güzel. Özellikle uzay boşluğuna çıktığınız anlardaki o “boşluk hissi”ni en son Gravity izlerken yaşamıştım.

Geçtiğiniz her odada, hikayenin temelini oluşturan dev bulaşık süngerleri görüyorsunuz. Bu dev bulaşık süngerleri (spoiler verip oyunun hikayesini mahvetmemeye çalışan editörün çırpınışları) sizinle telepati yöntemiyle konuşuyor. Hikayeyi de bu süngerlerden ve bulacağınız bilgisayar panellerindeki günlüklerden öğreniyorsunuz. Bana göre oyunun en karışık yönü bu hikaye anlatımıydı, bulduğum her günlüğü, her yazı parçasına okumama rağmen sürekli bir bilinmezlik içerisinde ilerledim. Ama bu da bilerek yapılmış bir “belirsizlik ve kaybolmuşluk” hissi olabilir, ki benim üzerimde etkili oldu. Hikayeyi “haşırt” diye gösteren, veya her hikaye parçasını gözümüze sokan oyunlara alıştığımız için, biraz düşünmemizi ve tahmin etmemizi gerektiren oyunlar farklı bir tat veriyor.

The Swapper 2013 yılında çıkmış bir oyun, yani 2 yıldır listemde beklemedeydi. Sonunda oyunsuz kalıp “dur şuna bir bakıyım” derken bu kadar iyi bir yapım çıkacağını bilmiyordum. Uzun zamandır ellerimi bilgisayardan çekip çeneme götürerek “şimdi bunu nasıl çözeceğiz” diye düşündüğüm bir bulmaca oyunu oynamamıştım. Eğer platform oyunlarını seviyorsanız, gerek görsel şöleniyle, gerek mükemmel oynanış mekanikleriyle The Swapper, kesinlikle es geçilmemesi gereken bir seçenek.

Kaynakça: